Vız Gelir Bize Vız
1907 Yılında bir evde kuruldu bu kulüp, 50 katlı gökdelenlerde ve onlarca güvenliğin koruduğu yüksek duvarlı plazalarda değil!
İşgal yıllarında hem cephede hem sahalarda savaştı bu kulüp! Sanal alemde, sanal platformlarda değil!
İngiliz ve Fransız ve işgal komutanlarının yasaklarına rağmen camiasıyla direndi bu kulüp! İhale tehditlerine ve cemaat baskısına boyun eğerek değil!
Tahta sıralardan oluşan tribünleri ve askere, öğrenciye bedava olan maçlarla büyüdü bu kulüp! Fahiş fiyatlı biletler, localar, kart mecburiyetleriyle değil!
Kulübeden farksız kulüp binası varken bu ülkenin en büyük kulübüydü, 2000lerde yapılan 3-5 inşaatla kazanmadı o büyüklüğü!
Tek forması vardı oyuncuların, A takım ve Genç takım aynı formayı giyerlerdi ve şampiyonluklar kazanırlardı! Her devre değişen formalar ve fahiş fiyatlarla satılan ürünlerle yazılmadı bu tarih!
Stadının çatısı yağmur sularını akıtırken, turnikeleri 50 cm pis suyun içinde dönerken, tuvaletleri kokarken de taraftarının mabediydi o stad! Lüks sabunlu tuvaletler, ısıtmalı localar, tv li koltuklarla mabed olmadı orası…
Fenerbahçe takım kaptanlığı bir maç ona bir maç buna verilmezdi. Hele ki ona buna hiç verilmezdi! Fatih Akyel’e, Emre Belezoğlu’na, Mehmet Topuz’a ve sonunda Bilica’ya o bandı taktıran zihniyet Fenerbahçe tarihine ve Fenerbahçe’ye ihanet etmektedir. Fenerbahçe’nin kaptanları Galip Bey‘dir, Zeki Rıza Bey‘dir, Cihat Arman‘dır, Fikret Arıcan’dır… Necip Bey, Galip Bey, Zeki Rıza Bey, Fikret Arıcan, Cihat Arman, Fikret Kırcan, Naci Erdem, Şeref Has, Can Bartu, Ziya Şengül, Cemil Turan, Alpaslan Eratlı. İki sene, on sene, on altı sene kaptanlık yapanlar vardır aralarında. Onlar sevdirdi bize Fenerbahçe’yi… Emreler, Bilicalar, Fakyeller, Tümerler değil!
Başta Aziz Yıldırım ve Nihat Özdemir olmak üzere tüm yönetim kurulu, şunu iyi bilin: Ne çamur içinde yapılan antremanlar kirletti bizi, ne de soğuk su akan duşlarda yapılan banyolar dondurdu. Ancak mevcut yönetim kurulumuzun kirli ilişkileri, kişisel gelecek kaygıları, teslimiyetleri, kulübümüzü, tarihimizi, taraftarımızı her fırsatta satışları bizi derinden yaraladı.
Fenerbahçe’nin hangi ligde hangi sırada olduğu alakadar etmedi bizi. Ne son maçta kaybedilen şampiyonluklar ne de ilk haftalarda havlu atılan sezonlar… Sevdamız her zaman büyüdü ve gurur duyduk her anıyla Fenerbahçemizin.
Şimdi bakıyoruz bizim Fenerbahçemiz tarihin raflarında tozlanıyor! Sizin endüstriyel Azizbahçeniz ise her tavizi vererek onursuzluğu kabul etmeye hazırlanıyor. İki bahçe var ortada. Birisi Fenerin bahçesidir ve karanlıkta bile aydınlık saçar. Diğeri Azizin bahçesidir haraç mezat satılır her aydınlık. Birinde aziz olan sadece Fenerbahçedir, diğerinde ise onursuzluk pahasına mülkiyeti korumak, ihaleyi kovalamak, inşaatı sürdürmektir aziz olan.
Fenerbahçe’yi savunmak yerine Fenerbahçe’nin yerine kolaylıkla koydukları isimleri savunmayı görev edinenler için süreç sancısızdır. Onlar her türlü kılıfı bulurlar onursuz geleceğe.
Onursuzluğu reddederek onurlu bir gelecek için, Fenerbahçesinin onurlu geleceği için hayatını feda etmeye hazır olanlar ise amatör kümede, çamur sahalarda, tahta sıralarda sevdasını haykırmaya can atarlar.
Verilecek her ceza VIZ GELİR BİZE!
Yeter ki ceza hafiflesin diye onursuzluğu seçenlerin peşinden gitmeyelim.