Teyitsiz Haber Paylaşmanın Dayanılmaz Utancı
Bugün sosyal medya aracılığıyla şahit olduğum ve paylaşan hesap güvenilir diye düşündüğümden hiç sorgulamadan aktardığım bir haberi sizlere anlatmak istiyorum. Sırbistan’da son derece güvenilir haberlere imza atan ve vatandaş gazeteciliği yapan bir haber portalı video haber paylaştı. O video Belgrad Nikola Tesla Havalimanı’nın pist tarafından çekilmişti ve Kargo binalarından dumanlar yükseliyordu. Haberin başlığı “Nikola Tesla’da Kargo Binasında Yangın”. Başlığı Türkçe’ye çevirip sosyal medyada paylaştım. İlk yapmam gerekeni ise paylaşımı gerçekleştirdikten sonra yaptım ve Sırbistan haber kanallarını açtım. Hiçbirinde bu haber yoktu. Sırbistan gazetelerine baktım belki çok yenidir diye ancak onlarda da böyle bir haber yoktu. Hemen Belgrad’daki gazeteci ağının telegram sayfasına yazdım ve o an havaalanında bulunan bir gazeteci arkadaş yeni bir video yolladı. Havaalanının dışından ve otoparka giden yoldan çekilmişti. Kargo binasının önündeki yolda bir panelvan midibüs yanıyordu. Sosyal medyadaki paylaşımımı sildim ve başka görüntüler aradım. Evet, gayet güzel bir şekilde ben de vatandaş gazeteciliği haberine kanmıştım. Oysa özellikle haber kaynağının vatandaş olduğu yani vatandaşın tanıklık yaptığı durumlarda mutlaka içeriği teyit etmek öncelikli olmalı diye savunuyorum. Bırakın başkaları sizden önce paylaşsın, siz doğrusunu öğrenin ve öyle paylaşın diyorum. Ancak işte böyle harika bir açıdan ve aprondan çekilmiş bir video, üstelik güvenilir diye düşündüğüm portalca paylaşılınca ben de oltaya takıldım.
İşte ilk videonun ekran görüntüsü:

Ve ardından ulaştığım videoların ekran görüntüleri:


Manipülasyon, yönlendirmek, etki altına almak, insanları istenildiği şekilde düşünmeye sevk etmek şeklinde zihinsel süreçleri açıklamada kullanılan bir kavramdır. Haber kaynaklarımız eskisi kadar kısıtlı değil. Eskiden yazılı medya aracı olarak gazeteler, görsel olarak sadece televizyon vardı. Günümüzde ise internet ve internetin getirmiş olduğu milyonlarca insanı birbiri ile iletişime davet eden sosyal ağlar var. Bu sosyal ağlar o kadar büyüdü ve hızlandı ki artık TV ‘den önce Twitter, Facebook ve diğer sosyal ağlardan alıyoruz önemli bir haberi.
Artık öyle hızlı yaşıyoruz ki dakikalar içinde onlarca belki yüzlerce bilgiyi tüketebiliyoruz. Önümüzden bir dakika içinde yüzlerce bildirim, güncelleme, paylaşım, haber, video, görsel vs. akıp gidiyor. Bu duruma uzaktan baktığımızda bu denli bir bilgi bombardımanı aslında bizlerde farkında olmadan zihin yorgunluğuna sebep oluyor. Zihin yorgunluğu ise bizi biraz daha tembel biraz daha aceleci ve biraz daha “kolay tahrik olabilir” bir ruh haline getiriyor. Beynimiz bu haldeyken düşünmek, karar vermek, önümüze düşen bilgiye objektif olarak bakıp değerlendirmek daha da zorlaşıyor. Hemen hepimiz internet kullanırken bu duruma az da olsa düşüyoruz. Kendimizi bu durumdayken toplumsal, güncel bir olay/akım ile karşılaştığımızda doğrulama, teyit etme gibi kavramların sırası olmadığından, “zaman” kaybedeceğimizden aslında üşendiğimizden “kolay bir tahrik sonucu” bu akımın ya tarafında ya karşısında buluyoruz.
Hem TV medyasının hem de internetteki kaynaklarda haberlerin, olayların nasıl manipüle edildiğine değinelim biraz. Haberler bizlere ulaşmadan önce medya çalışanları tarafından şekillendirilirler. Realiteden uzaklaştırılmış, bilinçli olarak üretilen mesajlar ile sunulan haberler insanları düşünsel açıdan manipüle eder. Medya gücünü elinde bulunduranlar empoze etmek istedikleri fikirleri ellerindeki en kıymetli araç olan manipülasyon ile gerçekleştirebilirler. Medya gerçekliğin belli boyutlarını vurgulayıp belli boyutlarını örtbas ederek ya da kendi istediği şekilde değiştirerek yansıtabilir. Bu manipülasyondur. Yanlış veya yalan haberler içeriğine bağlı olarak her zaman çok çok fazla tehlikeli değildir. Birkaç saat belki bir kaç güne yalan olduğu ortaya çıkar öğrenebiliriz. Ancak manipüle edilerek bizlere sunulmuş gerçekler inandırıcı, kışkırtıcıdır. Manipülasyon maalesef kendini çok hızlı şekilde benimsetme gücüne sahiptir. Bu yüzden topluluklar manipüle edilmiş bir gerçekliğin arkasından sürüklenebilirler.
İletişim fakültelerinde derslerde sıkça karşımıza çıkan bu alttaki görseli hepiniz bilirsiniz. Asıl olayı bir bütün olarak geniş açıdan göremediğimiz için sadece bize sunulan kadrajdaki görüntüye bakarız. Gerçekte, elinde bıçak olan sağdaki kişi solda kişiyi kovalıyordur. Oysa kameramanın kadraja sığdırdığı görüntüde soldaki kişinin elinde bıçakla sağdaki kişiye saldırdığını izleriz. McLuhan “Yaradanımız Medya” derken gündemi medyanın oluşturduğunu, neyi nasıl göreceğimizi medyanın seçtiğini ve medyanın fikirlerimize yargılarımıza doğrudan etki ettiğini belirtir. İşte bu alttaki görsel anlatılanın belki de en net çizimidir.

Şimdi gelelim internette bilginin nasıl doğrulanacağına..
Bu alan aslında internet üzerinde Facebook, Twitter vb. ortamlarda hashtag/etiketler ile hızla yayılan toplumsal olaylar karşısında takınacağımız tavrı belirlemekte önemli rol oynamaktadır. Önümüze düşen öfke verici, lanet ettirici bir görsel, bir yazı vb. içeriğin doğruluğundan emin olmadan o içerik üzerinden bir taraf seçmek ve seçtiğimiz tarafta aktivist yaklaşımlarda bulunmak sonrasında bizi komik duruma düşürebilir. Bu konuda uluslararası bir doğrulama el kitabı hazırlandı: Verification Hand Book. Bu kitap bizim dilimize çevrildi ve yayınlandı. Şuradan ulaşabilirsiniz.
Şimdi bu kılavuzdan nisbeten daha önemli bir kaç noktayı yazalım:
- Son Dakika Haberlerinde Doğrulama: Böyle bir haberde en önemli olan olay yerinden görüntüler, kayıtlar ya da o haberin içinde geçen kişilerin bizzat kendi ağzından çıkan cümlelerdir. Görseller tek başına “doğru bilgi” olduğunu göstermez. Toplumsal olaylarda oldukça dikkatli davranıp direk olay yerinde olan kişilerden bilgi edinilerek haber yapılmalı, yapılan habere ancak doğrulama sonrası inanmalıdır. Aksi durumda biliyorsunuz 🙂
- Kullanıcı Üretimi İçeriği Doğrulama: Artık hepimiz akıllı telefonlarımız sayesinden hemen her yerden internete bağlanıp içerik üretebiliyoruz. Kendimizi çok ciddiye alırsak: tırnak içinde dünyaya seslenebiliyoruz. Herhangi birinin, içerik yükleyebilmesi ve içeriği belirli bir olay ile bağlantılandırarak etiketleyebilme, tanımlayabilme becerisi bir çok gazeteciye ve özellikle de editörlere aldatılma ve yanlış içerik ile devam etme korkusu vermektedir. Bazı insanlar haber kurumlarını ve kamuoyunu aldatmak için sahte web siteleri oluşturur, Twitter hesapları açar, görselleri montajlar ya da videolara müdahale eder. Çoğunlukla yapılan hatalar kasıt içermez. Amacı yardımcı olmak olan insanlar genellikler eski haberlerden, yanlış etiketlenmiş içeriği bulup paylaşırlar. Bir gazeteci ya da insani yardım çalışanı sosyal medya aracılığıyla bir bilgi ya da içeriğe ulaştığında ya da ona gönderildiğinde kontrol edilmesi ya da doğrulanması gereken 4 farklı unsur vardır.
- Köken: Bu içeriğin orijinal bir parçası mıdır?
- Kaynak: İçeriği kim yükledi?
- Tarih: İçerik ne zaman üretildi?
- Yer: İçerik nerede üretildi?
- Görselleri Doğrulama: Toplumsal olaylarda, haberlerde en çok manipülasyon, karalama ve dezenformasyon görseller üzerinden yapılmaktadır. Görsel doğrulama da en büyük yardımcımız Google Images ‘dır. https://images.google.com/ girerek haber resmini ya da gördüğünüz o çok önemli paylaşımda yer alan fotoğrafı sürükleyip bırakınız. Çıkan sonuçlarda yüklediğiniz fotoğrafın aynından onlarca göreceksiniz. Bir kaçına tıklayıp yüklenme tarihlerine bakınız. Bu şekilde önünüze gelen fotoğrafın gerçekten o olaya mı ait olduğunu öğrenebilirsiniz. Diğer yollar :
- Görüntünün sahibiyle/kaynağıyla iletişime geç.
- Görüntünün kaydedildiği yeri, tarihi ve yaklaşık zamanı onayla.
- Görüntünün etiketlendiği/iddia edilen şeyi gösterdiğini onayla.
- Görüntüyü kullanmak için sahibinden/kaynağından izin al.
Bu yazının örnek olay dışında kalan önemli bir kısmı uzun yıllar beğenerek takip ettiğim ancak 2021’den beri içerik üretmeyen Yunus Emre Karabulut’un karabulut.co internet sitesinden alınmıştır.