Avrupa Birliği (AB) genişleme konularına ilişkin son Eurobarometer anketine göre, Sırbistan Batı Balkanlar’da AB üyeliğine ezici bir destek görmeyen tek ülke.

Avrupa Komisyonu tarafından 2 Eylül’de yayınlanan ankete göre, AB ülkelerinin vatandaşlarının çoğunluğu aday ülkelerin tüm koşulları karşıladıklarında AB’ye katılmaları gerektiğine inanıyor, ancak aynı çoğunluk Birliğin genişleme süreci hakkında yeterince bilgilendirilmediklerine de inanıyor.

Anket AB ülkelerinin yanı sıra Sırbistan, Kuzey Makedonya, Karadağ, Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Kosova’nın yanı sıra Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’da da gerçekleştirildi.

Sonuçlara göre, Sırbistan hariç Batı Balkanlar’daki tüm ülkelerde AB’ye katılıma güçlü bir destek var. Arnavutluk (%91) ve Kuzey Makedonya (%69) vatandaşları Batı Balkanlar’da AB’ye katılıma en yüksek desteği verirken, Sırbistan’da (%33) bu oran en düşük.

Bu, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşlarının AB imajıyla örtüşmektedir. Arnavutluk’ta vatandaşların %82’si olumlu bir AB imajına sahipken, Sırbistan’da bu oran yalnızca %38’dir.

Bu arada Moldovalıların %55’i, Ukraynalıların %49’u ve Gürcülerin %43’ü Avrupa entegrasyonunu desteklemektedir.

Araştırmalar, tüm aday ve potansiyel aday ülkelerde AB ve genişleme politikası hakkında yeterli bilgi sahibi olmamanın en büyük engellerden biri olduğunu göstermiştir.

Moldova’da vatandaşların %48’i AB hakkında iyi bilgilendirildiğine inanırken, Karadağ’da bu oran %39, Ukrayna’da %23’e, Sırbistan’da ise yalnızca %20’dir.

Yeşil-Sol Cephe milletvekili Robert Kozma, Sırbistan’dan gelen bu verilerin iki nedeni olduğunu söylüyor: Birincisi, Vučić rejiminin Sırpların AB’den faydalanamadığı yönündeki propagandası, ikincisi ise AB’nin Sırbistan’daki rejime yönelik muhalefetle ve halkla diyalog eksikliği.

Hükümetin, Sırbistan’ın ekonomik ilişkilerinin AB dışındaki ülkelerle çok daha fazla ve güçlü olduğu yönündeki propagandası bu yanlış algının, Sırbistan’da vatandaşların Çin ve Rusya’nın Sırbistan’a Avrupa Birliği’nden daha fazla mali destek sağladığı yönünde yanlış algıya sahip olmasından kaynaklandığı inkar edilemez bir gerçek.

Bir başka neden ise, Avrupa Birliği’nin bugün Sırbistan’daki polis şiddetine, bağımsız yargının işlevini kaybetmesine ve otoriter rejimin vatandaşlara yönelik ekonomik/hukuki cezai şiddet yoluyla kurduğu baskıya karşı net, güçlü bir eleştirel tutum sergilememesi gösterilebilir.

AB’nin cılız bir kaç ses dışında sessiz kalması, özellikle Avrupa Birliği ile daha yakın ilişkiler kurulmasından yana olan ve Sırbistan’ın mutlaka Avrupa Birliği üyesi olmasını destekleyen vatandaşları ciddi şekilde etkilediği ortada.

Sırbistan’da yüzünü batıya dönen vatandaşların beklentisi AB’nin Sırbistan’daki yolsuzlukla mücadelede daha fazla rol alması. Bunun olması ve kuvvetli bir tepki verilmesi ile Avrupa Birliği’nin Sırbistan’daki imajı iyileşebilir.

Avrupa Batı Balkanlar portalı gazetecisi Marija Stojanović, araştırmanın ortaya koyduğu tablonun mantıklı ve gerçekçi olduğuna inanıyor. Stojanović, “AB’nin kendisi de bazen o bloğa katılımın pratikte ne anlama geldiğini gösteremiyor gibi görünüyor. Brüksel’deki kurumlar, aday ülkelerdeki insanlara birliğe girmekle alınacak biletin sunacağı imkanlar hakkında yeterli bilgilendirmeyi yapacak kampanyalar düzenlememekte ısrar ediyorlar.” diyor.

Stojanovic haklı. Çünkü AB gibi Sırbistan hükümeti de vatandaşlarının Birliğe üyelikten ne gibi faydalar elde edeceğini anlatacak bir pratik sergilemiyor. Öte yandan, Sırbistan’daki medya, özellikle AB’yi “kötü bir yaratık” olarak sunan rejim yanlısı bulvar gazeteleri, Avrupa karşıtı söylemlerin hakim olduğu bir yapıya sahipler. Rejim yanlısı medya öylesine baskın ki; ülkede olan iyi her şeyi Aleksandar Vucic’in Rusya ve Çin ile ilişkileri sayesinde Rusya ve Çin sayesinde oluyormuş gibi sunarken tüm kötülükler Avrupa Birliği kaynaklı gibi bir algı oluşturuyor. Yani Sırbistan’da yankı odaları hala güçlü şekilde AB karşıtı bir söylem üretmeye devam ederken Suskunluk Sarmalı ülkeyi Rusya ve Çin’in yanında konumlandırmaya devam ediyor.