Popülist Milliyetçilikten Kombineli Multikültüralizme

ÖZET:

Fenerbahçe Futbol Takımının Sırp futbolcusu Dušan Tadić, 10 Eylül 2023 Tarihinde oynanan Litvanya – Sırbistan milli maçı dönüşünde uçakta şarkı söyleyen Sırbistan Milli Takımı futbolcularıyla birlikte çetnik işareti yaptığı için Türkiye’de spor medyasında ve sosyal medya platformlarında ağır eleştirilere, ırkçı saldırılara maruz kaldı. Hatta Fenerbahçe’de birlikte forma giydikleri Boşnak futbolcu Edin Džeko’nun ismi de dahil edilerek eleştirilerin dozu arttı, hakaretlere varan mesajlar atıldı, yazılar yazıldı. Tadic’in Türkiye’den sınır dışı edilmesini isteyenler, yargılanmasını isteyenler, Boşnak takım arkadaşından ve tüm Müslümanlardan özür dilemesini isteyenler oldu. Tadic bu işareti ilk kez yapmıyordu ve muhtemelen son yapışı da olmayacaktı.

Anahtar kelimeler: Irkçılık, faşist semboller, ezber söylemler, taraftarlık, fanatizm, çetnik, sosyal medya, Futbol.

GİRİŞ:

Yugoslavya İç Savaşı’nda Bosnalı Sırpların ve Sırp paramiliter çetelerin Bosna Hersek’e yönelik saldırılarında binlerce Müslüman Bosnalı öldürülmüştü. 11 Temmuz 1995’te başlayan ve 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic emrindeki Bosna Sırp Ordusu ve çetnik çeteler tarafından öldürüldüğü Srebrenista Katliamı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendiriliyor (Euronews, 2023).  Fakat Türkiye’de Tadic’in çetnik işareti yapmasıyla birden patlayan tepkiyi başlatan, büyütenler arasında doğrudan Boşnaklar ya da Bosnalılar yoktu. Boşnakların acılarını, soykırımı ve Sırplara karşı yüzyıllara dayanan ırkçı nefreti kullananlar vardı. Ve bu nefreti Bosna halkının acılarını suistimal ederek kendilerince son derece kutsal bir mesele için alet ediyorlardı: Taraftarlık. Evet, yanlış okumadınız taraftarlık, fanatizm, Galatasaray – Fenerbahçe ezeli rekabetiydi asıl mesele. Tepki verenlerin büyük çoğunluğu Galatasaray taraftarı olan sosyal medya hesapları, spor adamları ve fanatik Galatasaray taraftarı olan gazetecilerdi. Tepki verenlere karşı Tadic’i savunanlarsa Sırplar, Ortodokslar, İslamofobi sahibi kişiler değildi. Onlar ezeli rakipleri Galatasaray taraftarlarının bu organize hareketine karşı duran Fenerbahçe taraftarlarıydı. Çünkü Galatasaraylılar lige çok iyi bir başlangıç yapan Fenerbahçe’yi karıştırmak ve çok iyi oynayan Tadic ile Dzeko’yu birbirine düşürmek için bu görüntüyü kullanıyordu. Fenerbahçeliler ise Galatasaray taraftarının bu girişimine karşı takımlarını ve sporcularını korumak için hareket ediyorlardı. 1992-1995 yılları arasında yaşanan Yugoslavya İç Savaşı ve Boşnaklara yönelik katliamlar sadece argümandı. Sosyal medya ve spor basınında yaratılan bu ortam Dušan Tadić ve Edin Džeko’nun arasında bir sorun oluşturmadı. Sırbistan Milli Takımı Kaptanı Tadic ve Bosna Hersek Milli Takımı kaptanı Dzeko uzun yıllardır arkadaştı ve ailece görüşüyorlardı. Bu sene Fenerbahçe’ye transfer olmuşlardı. İkisi de birbirini çok iyi tanıyordu. Bugün Bosna Hersek’te ve Sırbistan’da yaşayan halkların büyük çoğunluğu gibi dostluk, kardeşlik, bir arada yaşamı savunma gibi ortak değerlerine sahip iki sporcuydular. Yani kopan fırtına ne bir Sırpla Boşnak’ın arasını bozdu, ne de Bosna Hersek ve Sırbistan toplumunda yankı buldu. Daha ilginç olansa Tadic’in yaptığı işaret üzerinden ağır eleştirilerde ve hakaretlerde bulunanların bir kısmı Yugoslavya iç savaşına bakışı Sünni-Türkçü gelenekten farklı olan sosyal demokrat, sol görüşlü, halkların kardeşliğini savunan, faşizme karşı durun kişilerken Tadic’in tarafında duranların önemli bir kısmı ise Sünni, milliyetçi, Sırp milliyetçiliğine karşı, eski ve yeni Osmanlıcı, Türk milliyetçisi, radikal Müslüman kişilerdi.

Türkiye’de hangi inanca, siyasi görüşe ya da geleneğe sahip olursanız olun futbol takımı taraftarlığı diye bir üst kimliğin olduğunu anlatacağım. Bu makalede, taraftarlık üst kimliğinin nasıl çalıştığına dair bir fikir sahibi oluna bilinmesi için Tadic’in yaptığı işaret üzerinden yaşananlar değerlendirilecektir. Türkiye’de bilimsellikten ve tarihsel gerçeklerden kopuk resmi söylemin halk nezdindeki bir yansıması olarak medyada çıkan copy paste başlıklar, oyuncunun demeçleri ve uluslararası federasyonların verileri ile tarihsel bilgiler ışığında göstergebilimsel inceleme yapılarak ve söylem analizi yöntemi kullanılarak bir sonuca ulaşılamaya çalışılacaktır.

  1. Boşnakların ve Sırpların Ulus Kavrayışı

1991 yılında eski Yugoslavya topraklarında başlayan savaş, kendi devletlerini yaratma ya da sağlamlaştırma özlemi duyan üç halkı, ya da kendilerini halk olarak gören üç cemaati karşı karşıya getirdi: Hırvatlar, Sırplar ve Bosnalı “Müslümanlar” (Krulic, 1993). Ancak bu cemaatlerin ulus-devlet kavrayışları birbirinden farklıdır. Sırplar’ın etnik ve cemaatçi yaklaşımına karşı Bosnalı ve Sancaklı “Müslümanlar” ise 1878’den beri daha geniş bir kümeyle bütünleşme fikri ile kendi ulus-devletlerini kurma hakkını talep etme arasında gidip gelmişlerdir (Garde, 2000).

Sırplar sürekliliklerini, devleti ve soyluluğu 14. yüzyılın sonunda (ya da 15. yüzyılın ortasında, çünkü 1389’deki Kosova Savaşı’ndan sonra bir krallık varlığını sürdürmüştü) Osmanlı İmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılan bir halkın sürekliliği olarak algılarlar. Bu süreklilik, Osmanlı millet sistemi çerçevesinde otosefal Ortodoks kilisesine bağlanma sayesinde mümkün olmuştur (Leca, 1996).

Bosnalı birçok “Müslüman”, Osmanlı İmparatorluğu’nda yöneticilik ve ticaretle ilgili görevlerde bulunmuştu. 1878’te Türklerin çekilmesinden sonra kimlik sorunu ortaya çıktı: “Biz kimiz?” İvo Banaç’ın tezinin de gösterdiği gibi, bu sorun daha evvel, 1914 öncesinde Müslüman entelektüeller tarafından tartışılmıştı. Aslında içlerinden pek çoğu Hırvat kimliği ile Müslüman kimliği arasında tereddüt içindeydi (Banac, 1988).Bu kendine özgü durum iki büyük savaş arasında da kendini gösterdi: Mehmet Spaho’nun liderliğindeki Yugoslav Müslüman Örgütü adlı bir Müslüman partisi, Sırpların Vidovdan anayasasını hayata geçirmelerini sağlayarak parlamentoda anahtar bir rol üstlendi (Jelavic, 2009). 1945’te Müslümanların farklı ve özgül bir grup oluşturduğu ayrı bir Bosna-Hersek’in kurulması, Bosnalılara bir tatmin duygusu vermişti (Leca, 1996). Yugoslavya Sosyalist Federe Devleti, Tito’nun ölümünden sonra Sosyalist rejimden uzaklaşmış ve milliyetçi, dinci akımlar etkin olmaya başlamıştı. 1991’de Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi Bosnalıları da bağımsızlık fikrine yakınlaştırdı. 1992 yılının Nisan ayında ülke savaşa sürüklendi. Yöneticiler resmi olarak Bosna’nın çok etnili yapısını korumayı amaçladıklarını açıklamışlardı, ancak siyasi liderlerin çok açık şekilde dile getirdiği bu istek Alia İzetbegoviç tarafından desteklenmedi. Ordunun bazı birlikleri ve Demokratik Eylem Partisi (SDA)’nin bazı fraksiyonları “İslamcı” bir eğilime kapıldıysa da Bosnalıların dine karşı ilgisizliği karşısında bu eğilim başarısızlığa uğradı: 1918’den 1995’e kadarki dönem Bosnalıların gerçek bir ulusa dönüştükleri süreç oldu (Bougarel, 2016).

  1. Türkiye Kamuoyunda Bosna-Hersek

Türkiye’de kamuoyu oluşturucu odaklar, Yugoslavya bunalımının ilk evrelerine ve Slovenya ile Hırvatistan’daki çatışmalara büyük ölçüde kayıtsız kaldılar. Bunalımın kronikleşme emareleri göstermesi üzerine yapılan yorumlar da Yugoslavya’nın özgül gerçekliğine nüfuz etmeyen, ‘ezbere’ yorumlardı. Batıcı-liberal entelijansiya istikrarsızlaşan Balkanlar’da Türkiye’nin bölgesel güç olarak belirebileceği vizyonunun peşine düştü (Bora, 2018). Milliyetçi muhafazakâr entelijansiya da Yugoslavya’daki karmaşık bunalımı salt Türk ve Müslüman halklara değen yönleriyle ele alarak, Türkiye için Osmanlı ve İslam bağına dayanan misyonlar tanımladı (Bora, 2018).

“Bu hegemonya tasarımları, 1992 başlarına kadar daha düşük perdeden seslendirilirken, Bosna Hersek’teki çatışmaların başlamasıyla hızla gürleştiler. Yakın geçmişe kadar hakkında bilginin ve ilginin son derece kıt olduğu Bosna Hersek derhal bizim addedildi, kaybedilmesinden söz edilir oldu” (Sabovic E. , 2005)

Yaklaşık seksen yıllık ilgisizliğin ardından Bosna Hersek’le yeniden peydahlanan yakınlık, hakkında bilginin gayet kıt olduğu bu ülkeye dair tasavvurların fazlasıyla kurgusal olmasına yol açtı. Sabah gazetesinin 1992 başlarında bağımsızlığını kazanan Türk cumhuriyetlerine ilişkin verdiği promosyon ekleri arasında, Bosna Hersek de “Türk Cumhuriyeti” olarak yer aldı (Gürsoy, 2012)

Boşnaklar, Balkanların diğer Müslüman halkları gibi Türk kimliğiyle eşleniyor, buradan geçişle de Osmanlı millet sistemi ile modern Türk milli kimliğiyle özdeşleştiriliyor, en azından hısımlaştırılıyorlardı (Bora, 2018). İslamcılar da ümmet anlayışı çerçevesinde buna yakın bir bakışa sahiptiler; çoğunun Osmanlı-Türk merkezci tarih ideolojisine yatkın olması, onların da zımnen etno-merkezci tutumu paylaşmasını getirdi (Hayden). Sırp milliyetçiliğinin Boşnakları “Türk” diye adlandırması, Boşnak halkının özerk kimliğini ve rüştünü muhataralı addeden bu hami tavrının müstesna dayanaklarından olarak kullanıldı. Boşnakların Osmanlı’nın emaneti oldukları ve kendilerini Türk olarak kabul ettikleri sık sık işlendi. Aslında bu hami tavrı ve kendiyle (Türklükle) özdeşleştirme çabası, Sırp milliyetçiliğinin Boşnakları Osmanlı egemenliğinin yardakçısı sayarak kişiliksizleştiren söyleminin tersten yeniden üretimi idi( (Magas, 1999).

  1. Çetnikler ve Çetnik Selamı

Çetnikler, Balkan Savaşlarıyla tarih sahnesine çıkan, II. Dünya Savaşı’nda işgalci Mihver kuvvetlerine ve Hırvat işbirlikçilerine karşı direnmek amacıyla yeniden aktif hale gelen, ama daha çok Partizanlar olarak bilinen Tito’ya bağlı komünist gerillalarla çarpışan radikal milliyetçi, monarşist Sırp gerillalar.

Türkçedeki “çete” kelimesinden gelir ve 1848’de Matija Ban adlı bir Sırp şair tarafından Sırbistan Prensliği dışında örgütlenen gerillaları belirtmek için kullanılmıştır (Pesic, 1996)

Çetnik selamı yani üç parmak işareti ise ‘Tek gerçek ortodoks’ olduklarının sembolleştirilmesidir. Dini sembol olan 3 Parmak İşareti’nin ilk yapıldığı zamanlarda; ileride bir gün toplu katliamlara imza atan paramiliter grupların simgesi olacağı, milliyetçiliğin kara baharında parlayacağı muhtemelen düşünülmemişti. 3 Parmak İşareti; Sırp toplumunun Hristiyanlıkla tanıştığı dönemden itibaren günlük hayatın önemli bir parçası oldu. Hristiyanlıkta yaşanan mezhep ayrımlarının ardından Sırpların Ortodoks Kilisesi’ne bağlanmasıyla birlikte, istavroz ritüellerinde değişiklikler meydana gelmişti. Katoliklerin aksine 5 parmağı birleştirerek yukarı, aşağı, sol ve sağ yönlerinde tek tekrarla ‘Baba, Oğul, Kutsal Ruh’ söylemiyle beraber- Sırp Ortodoksları istavrozu; baş, işaret ve orta parmaklarını birleştirerek yukarı-aşağı-sağ ve sol yönünde çıkarıp 3 tekrarlı ritüel hâline getirmişti (Sabovic , 2023). 

Osmanlı Devleti’ne karşı, Balkanlar’daki ilk ayaklanmaların Sırplar tarafından başlatılması ile ‘Sırp kimliğini’ dışa vurma, isyanlarda halkı birleştirme, ayrıcalıklı gösterme çabaları da Üç Parmak’ın yayılmasına zemin hazırladı. İlk isyanlarda Sırp ayaklanmasının liderlerinden Karadjordje (Kara Yorgi), üç parmağını birleştirerek isyancılara ateşli konuşmalar yapıp, ‘birlik ve beraberlik’ mesajları vermiş; bu dönemlerde Üç Parmak birleştirilerek yapılan hareket, dini anlamlarından daha farklı manalara gelecek şekilde kullanılmıştı. Karadjordje’den sonraki Sırp isyancılar da “Üç Parmak”ı aynı amaca hizmet edecek biçimde ve tarzda uygulamaya devam etti.

Birinci Dünya Savaşı’ndaki Pan-Slavist hareketlerin arasında Üç Parmak’a dair herhangi bir resmi bulguya rastlanmasa da İkinci Dünya Savaşı’nda katliama uğrayan Sırpların diğer Hıristiyan halklardan ‘ayrılması’ adına bu hareket önemli bir kırılma noktası oluşturmuştur. Bu noktada, bir anekdota değinmekte yarar var ki; İkinci Dünya Savaşı’ndaki köy baskınları esnasında, Katolik ve Ortodoks halklar, farklı istavroz ritüellerinden faydalanılarak birbirlerinden ayırt edilmiştir. (Sabovic , 2023)

  1. Üç Parmak Selamının Spor Sahalarına Girişi

Üç Parmak İşaretinin Yugoslavya’daki spor alanlarına girişi, siyaset etkisi ve Sırp milliyetçiliğini perçinlemek adına Kızıl Yıldız Kulübü çatısı altında kurulan Delije taraftar grubuna dayanır. Sırp Savaş suçlusu ve ‘Kaplanlar’ adlı Çetnik örgütün başındaki Zeljko Raznatoviç nam-ı diğer Arkan, 1989’da kurulan Delije grubuna uzun süre liderlik yapmıştır. Hatta Yugoslavya’da iç savaşı tetikleyen Dinamo Zagreb-Kızıl Yıldız maçında çıkan olayların baş aktörleri de Arkan ve Delije grubudur. Üç Parmak Selamı, Delije tarafından kitle hâlinde yeşil sahalara taşınmıştır (Türktekin, 2022).

Tenis kortlarında kazandığı zaferlerin, “Tüm Yugoslav halkları için” olduğunu dile getiren Sırpların dünyaca ünlü tenisçisi Novak Djokovic, neredeyse galip tamamladığı her maç sonrası Üç Parmak İşareti’ni yapmaya devam eden isimler arasında… Öte yandan Sırpların büyük zaferlere imza attığı su topu milli takımı oyuncuları da galibiyetlerinin ardından bu ‘milli selamı’ sıkça veriyor.

Dünyaca ünlü Sırp futbolculardan bir dönem Fenerbahçe forması giyen Mateja Kezman ve Beşiktaş forması giyen Duşko Tosic de üç parmak selamını kullanırlardı. Öyle ki Gençlerbirliği’nde oynadığı dönemde Kosovalı bir tercümanla çalışan, takımdaki en yakın arkadaşı da Boşnak Ermin Zec olan Duşko Toşiç bile gelen tepkilerin ardından bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Sırp futbolcu, hareketin bir militan sembolünden ziyade üye bulunduğu toplum arasında bir selamlaşma ve zafer ifadesi olarak yer aldığını özellikle belirtti.

Voleyboldan sutopuna, futboldan basketbola birçok sporcu galibiyet ve şampiyonluk sonrası, sanatçılar sahnelerini tamamladıklarında bu işareti yapıyorlar. Ve bu kişilerin neredeyse hiçbiri bırakın Sırp milliyetçisi olmayı sağ görüşlü bile değil. Türkiye’de Eczacıbaşı forması giyen Sırbistan Kadın Voleybol Milli Takımı oyuncusu Bosna Hersek doğumlu Tijana Boskovic, Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımında oynayan ve Türkiye A Kadın Milli Takım formasını başarıyla terleten Boşnak asıllı Meliha İsmailoğlu, Eski Milli basketbolcu, televizyon sunucusu ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Avrupa Olimpiyat Komitesi Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Üyesi Boşnak kökenli Şükran Albayrak, Türkiye Basketbol Milli Takımının efsane ismi ve şimdiki Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Boşnak Kökenli Hidayet Türkoğlu da üç parmak selamını aktif spor yaşantıları esnasında galibiyetlerde, şampiyonluklarda kullananlar arasındadır. Çünkü Hırvatistan ve Kosova dışında eski Yugoslavya coğrafyasında Batı dünyasının kullandığı iki parmaklı zafer sembolü yerine üç parmaklı bu işaret kullanılır (Gurusu, 2017).

Elbette tüm semboller sadece iyi niyetle kullanılmıyor. Bugün Nazi Partisi işareti ve gamalı haç olarak bilinen sembolün 19. yüzyıl ve öncesi tarihçesinde olduğu gibi üç parmak işareti de 20. yüzyılda savaşlarda milliyetçi, ırkçı, faşist oluşumların sembolü olarak kullanıldı (AVİM, 2024)

  1. Üç Parmak İşaretinin Anlamları
  2. Sırplar için Üç Parmak, “Baba, Oğul ve Kutsal Ruhu” simgeler.
    * Ortodoksların istavroz ritüeli de birleştirilen üç parmak ve üç tekrardan oluşuyor.
    * Üç Parmak, Sırplar için saygıdeğer kişilikler olan, Aziz Sava, II. Petar Petrovic-Njegos ve Djordje Petrovic’i de sembolize ediyor. (Garčević, 2023)
  • Spor Sahalarında Irkçılıkla Mücadele

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren sınıfa, ırka, etnik kökene, cinsiyete dair ayrımcı pratikler, evrensel insan hakları bağlamında uluslararası ve ulusal yasal önlemlerin konusu haline gelmiştir. Ayrımcı pratikleri sınırlamaya, denetlemeye, hatta gerektiği yerde yasaklamaya yönelen bütün önlemlere rağmen ayrımcılık, biçim değiştirmiş ve gündelik yaşamın içine sızmış ama görünürlüğü azalmış olarak önemli bir sorun olmayı sürdürmektedir. Ayrımcılığın dolaylı biçimleri, özellikle medyanın yaydığı gündelik yaşamın hemen her alanına dair mesajlarda kendini gizleyen, sıradan, ilgisiz bir haberin ya da metnin satır aralarında kaybolan ama yakından bakıldığında pekâlâ ırkçı olarak nitelenebilecek yargılarla üretilmektedir (Keneş, 2013). Uluslararası Futbol Federasyonu FIFA, Avrupa Futbol Birliği UEFA, Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC başta olmak tüm uluslararası federasyonlar spor sahalarındaki ırkçılık ve ayrımcılıkla ilgili çok ciddi yaptırımlar uygulamaktadır. Tüm uluslararası spor federasyonları bünyesinde Disiplin Kurulları ve Irkçılıkla Mücadele Kurulları vardır ve bu kurulların aldıkları kararlar taraf federasyonlarca en yüksek mahkeme kararı muadili olarak kabul edilmektedir (Çoşkun, 2020). Alttaki görsel uzun yıllar tüm uluslararası futbol karşılaşmalarında saha kenarlarındaki panolarda yer almıştır ve özellikle futbol tribünlerinde Afrika kökenli sporculara yönelik olarak artan ırkçılıkla mücadelenin sloganı olmuştur (DURDUBAŞ & KORUÇ, 2017).

Dünya üzerindeki en büyük endüstrilerden birisi spordur ve global markalar bazı ülkelerin bütçelerine denk yatırımlar yapmaktadır spora. Özellikle Nike, Adidas, Puma gibi markalar takım, sporcu sponsorluklarına milyar dolarlar harcamaktadır. Bu markalar marka yüzü olarak dünyaca ünlü sporcuları kullanırlar. Irkçılıkla mücadele konusunda tüm ulusal ve uluslararası federasyonlarla anlaşmalar imzalamak zorundadırlar. Yine marka yüzü olarak anlaştıkları tüm sporcular da uluslararası sözleşmelere uygun davranmayı taahhüt etmişlerdir (Çoşkun, 2020).

  • Dušan Tadić

Google ve Alexa istatistiklerinde dünyanın en büyük ikinci spor veri ve istatistik bankası olan Trasnfermarkt’a göre Yugoslavya doğumlu Sırp futbolcu Dušan Tadić Hollanda’nın Ajax takımından Fenerbahçe’ye transfer oldu. Sırbistan Futbol Milli Takımı kaptanı ve 2018 Rusya ile 2022 Katar Dünya Kupaları dahil olmak üzere tam 100 kez Sırbistan A Milli Takımı forması giydi. 9 sezon Hollanda’da, 4 sezon İngiltere’de forma giydi ve bu süre boyunca ulusal ya da uluslararası federasyonlarca ırkçılık özelinde hiçbir disiplin soruşturmasında adı geçmedi. Hatta olaylı Arnavutluk – Sırbistan, Sırbistan – İsviçre maçlarında dahi disiplin soruşturmasına konu olmadı. Ülkesinde ve ülkesi dışında PUMA markasının reklam yüzü (Transfermarkt, 2023/24).

  • Edin Džeko

1987 Yugoslavya doğumlu Boşnak millî futbolcudur. 2023 sezonu başında İtalya’nın İnter Kulübünden Süper Lig takımlarından Fenerbahçe’ye transfer olmuştur. Bosna-Hersek millî takımının da kaptanlığını yapmaktadır (Transfermarkt, 2023/24).

Tadic’in Üç Parmak Selamı ve Türkiye’de Yaratılan İnfial

Fenerbahçe Futbol Takımının Sırp futbolcusu Dušan Tadić, 10 Eylül 2023 Tarihinde oynanan 3-1 kazandıkları Litvanya – Sırbistan milli maçından Belgrad’a dönüşte uçakta galibiyeti ve 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkını elde etmeyi şarkılar söyleyerek kutladı. Sırbistan Milli Takımı futbolcularıyla birlikte o gün Sırp tenisçi Novak Djokovic’in yani Nole’nin Amerika Açık’ta şampiyon olmasından dolayı da kutlama yapıldı. “Nole, Nole” diye tezahürat yapan futbolcular aynı anda üç parmak selamı yaptığı için Türkiye’de spor medyasında ve sosyal medya platformlarında Çetnik İşareti yaptılar denilerek ağır eleştirilere, ırkçı saldırılara maruz kaldılar. Tadić ‘in bu görüntüsünün yer aldığı video (7, 2023).

Konu ilk olarak Galatasaraylı spor medyası mensupları Gökhan Dinç ve Haluk Yürekli’nin birlikte yayın yaptıkları Spor Gecesi Digital Youtube Kanalında “Çok yazık | Fenerbahçeli Tadic’ten Cetnik selamı | Utanç veren hareket“başlığıyla dile getirildi (Digital, 2023)

Hemen ardından X platformu ve TikTok başta olmak üzere tüm sosyal medya mecralarında yağmur gibi mesaj atılmaya başlandı. Amazon Alexa’nın 12 Eylül 2023 x.com verilerine göre Türkiye’den yaklaşık 21 bin X mesajı ve 7 bin TikTok mesajı bu konuda atılmıştı (Alexa, 2023). Galatasaraylıların Dusan Tadic’e yönelik çetnik selamı tepkisine karşılık Fenerbahçeli Gazeteci Ahmet Ercanlar’ın 343 Digital Youtube ve TikTok kanalında Tadic’i savunan ve Galatasaraylı gazetecileri ve taraftarları eleştiren bir yayın yapıldı (Ercanlar, 2023) ve Fenerbahçe camiası da topyekûn konuya dahil oldu.

Çetnik selamı nedir, ne oldu, neden kaos ortamı oluştu anlamayanların durumu ise Beşiktaşlı bir YouTube yayın kanalı olan Eagle 5’te “Canım Ülkemde Tek Bir Sakin Gün Geçmiyor, Çok Şükür Bugün de Kaos dozumuzu Aldık” (Eagle5, 2023) içeriğiyle ironileştirildi.

Yeni Akit Gazetesi’nde yayınlanan bir açıklama:

Fenerbahçe’nin yıldız futbolcusu Dusan Tadic’ten gündem olan hareketiyle ilgili açıklama geldi.

Çarşamba günkü idmana takım arkadaşı Edin Dzeko’yla birlikte gelen Tadic, “Böyle saçmalıklara ikimizin de ayıracak vakti yok. 4 gün sonra maçımız var, liderliğimizi devam ettireceğiz.” şeklinde konuştu.

İki oyuncu haklarındaki spekülasyonlara karşılık “Bizden korktukları için bir şeyler bulmaya çalışmaları normal” diye karşılık verdi.

Edin Dzeko ise, “Tadic’le neredeyse 24 saatimiz beraber geçiyor. Kötü niyetli insanların söylediklerine kimse inanmasın” sözlerini sarf etti (Akit, 2023).

Dusan Tadic, Fenerbahçe’ye transferi sonrası verdiği ilk röportajda “Dzeko’nun etkisi oldu mu buraya gelmende?” sorusuna “Fenerbahçe’ye gelmemde Dzeko’nun etkisi çok büyük oldu. Kendisi harika bir oyuncu aynı zamanda da müthiş bir iş. Onun buraya geldiğin duyunca kendisiyle Fenerbahçe’de çalışma düşüncesi kafamda belirdi. Kulüp de yaptığı transferlerle nasıl bir gelecek inşa etmek istediğinin sinyalini veriyordu. Dzeko ve benim buraya gelmemiz bizden sonra yapılan transferlerde de etkili olmuştur.” şeklinde cevap vermişti (Kanal7, 2023).

  • Sosyal Medyada Tadic mesajları

Sosyal medyada, özellikle de X yani Twitter platformunda bu konuda bir arşiv taraması yaptığımızda önümüze çıkan ilk yüz hesabın 96’sının fanatik Galatasaraylı taraftar hesabı olması bir rastlantı değil:

https://twitter.com/search?q=dusan%20tadic%20%C3%A7etnik&t=WtBNWk4bxJ7s85lb0588Sw&s=09

Galatasaray taraftar hesaplarının paylaşımlarına cevap veren ilk yüz hesabın 94’ünün ise fanatik Fenerbahçe taraftar hesabı olması da bu yüzden oldukça normal gözüküyor.

Ezeli rakiplerin taraftar hesaplarının en popüler olan onar tanesine baktığımızda ise bu hesapların ağırlıklı olarak muhafazakâr, Sünni Türk milliyetçisi geleneğinden gelen, paylaşımlarında sağ siyasetlere referans veren kullanıcılar olduğunu görebiliyoruz. İki tarafta da sol geleneğe yakın hesapların varlığı da azımsanmayacak sayıda.

  • Analiz ve tablolaştırma:

Irkçılığın yeni biçimi üzerine düşünenler, yeni ırkçılığın söylemsel inşasında medyayı, medyanın dolaşıma soktuğu metinleri ve bu metinlerin izleyiciler üzerindeki izdüşümlerini önemli bulmakta ve yeni ırkçılığın analizinde bu unsurların dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadırlar (Keneş, 2013). Örneğin, Fırat Aydınkaya, medyanın “sözel, işitsel, görsel” kodlarla oluşturduğu içerikler ve bu içeriklerdeki “keyfilik süreçleri”nin (Aydınkaya, 2008) ırkçılığı kitleselleştirerek değerler alanına soktuğunu ifade etmektedir. Berrin Yanıkkaya (Yanıkkaya, 2009) ırkçılığın hedefi olan kişi ve/veya grupların medya tarafından stereotipler ile tanımlanmasını ve toplumsal cinsiyet, ırk, etnik kimlik temsillerinin her zaman benzer çerçeveler içinde sunulmasını vurgularken, Dijk ve James Lull, medyanın alternatif düşünceleri baskılaması, marjinalize etmesi ve böylece diğer sosyal grupları ve sosyal inançları etkilemesinin ırkçılığın oluşturulmasında, yeniden üretilmesinde ve yaygınlaştırılmasındaki konum ve işlevi üzerinde durmaktadırlar (Dijk & Lull, 1992). Van Dijk’in çalışmaları, medya üzerinden sunulan ideolojik temsillerin gündelik hayat içinde bireyler tarafından nasıl kavrandığını, yorumlandığını, yeniden yaratıldığını ve kullanıldığını araştıran, ırkçılığın ayrımcılığın daha çok dilsel ve söylemsel stratejilerle ortaya çıkışına ve yayılışına odaklanan çalışmalar arasında özellikle önemlidir. Van Dijk, basında yer alan haberlerde, ders kitaplarında ve parlamentoda yapılan tartışmalarda azınlıklara, göçmenlere yönelen ırkçılığın dilsel ve söylemsel pratiklerine odaklanmaktadır.

Yaptığı araştırmada okuyucuların çoğunun etnik olaylara ilişkin çok az bilgiye sahip olduklarını belirten Van Dijk, böyle durumlarda medyanın bilgi taşımada daha önemli bir role sahip olduğunu vurgulamaktadır. Van Dijk’in çalışması, etnik meseleler söz konusu olduğunda gazeteler tarafından önerilmiş temel düşünceler ile okuyucuların sahip oldukları “tutarlı” tutumların bir araya gelme eğiliminde olduğunu, tartışmalı durumlarda ise, fikirlerin sınırlarının, kapsamının basın tarafından “ön yapılandırıldığını” ortaya koymaktadır (Dijk, 2005).

Görsellerle örneklediğim gibi binlerce benzer paylaşım yapıldı. Dezenformasyon, mezenformasyon yağmuru altında nefret tohumları ekildi. Türkiye Futbol Federasyonu ve yargı mercileri bir yaptırımda bulunmadı. Sadece Fenerbahçeli Hukukçular Derneği HUFEDER’in şikayetleri üzerine Sporda Şiddeti Önleme ve Düzenleme Kanunu yani 6222 sayılı kanun uyarınca bazı hesaplara para cezası ve 6 ay spor müsabakalarından men cezası kesildi.

İki camiayı karşı karşıya getiren bu ortam sonrasında yine X.com üzerinden, bu konuya ilişkin yaptıkları paylaşımlarla en fazla etkileşim alan 210 sosyal medya hesabını inceledim. Bu incelemeyi yapmak için bir yazılım kullandım. Anahtar kelimeler girerek yapılan veri tasnifi sonucu elde ettiğim sonuçları tablo haline getirdim. Bu tablo kesin olmamakla beraber yazılımdan ve yazılım içinde bulunan yapay zekanın algoritmasından kaynaklı hatalar olabilir. Ancak bu hata payını yüzde olarak belirleyemedim. Yazılımı oluşturan arkadaşlarımın sözlü bilgisine göre sapma oranı +5/-5 aralığını geçmez.

Tuttuğu Takım2023 Seçimlerinde mesaj atmış mı? Kaçı atmış?Hangi adayı desteklemişler?Tadic’in işaretini nasıl değerlendirmiş?
Galatasaray 96Evet 87 Hayır 9Erdoğan 45 Kılıçdaroğlu 41Irkçı 94 Sevinç işareti 2
Fenerbahçe 94Evet 86 Hayır 8Erdoğan 71 Kılıçdaroğlu 23Irkçı 2 Sevinç işareti 92
Diğer 8Evet 8Erdoğan 2 Kılıçdaroğlu 6Irkçı 3 Sevinç işareti 5
Belirsiz 12Evet 12Erdoğan 5 Kılıçdaroğlu 7Irkçı 6 Sevinç işareti 6
Toplam 210193Erdoğan 123 Kılıçdaroğlu 77Irkçı 105 Sevinç işareti 105

Kaynak: x.com da bu hesaplarda örnek kelimeler girilerek yazılan bir özel kodlama yazılım ile arama yapılmıştır.

 

Mesaj atan sosyal medya kullanıcılarının ve tutumlarının kategorileştirilmesi.

Fanatik:

Taraftar fanatizmi, bir spor takımını tutan kişilerin tutkulu ve yoğun bir şekilde takımlarına duydukları sevgi ve bağlılık anlamına gelir. Ancak, bu duygu zaman zaman aşırıya kaçabilir ve sağlıklı rekabeti aşan bir seviyeye ulaşabilir. Fanatizm, takımın başarısız olduğu durumlarda dahi takıma olan bağlılığın azalmaması veya aşırı tepkiler gösterilmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Bu durum, başkalarına karşı hoşgörüsüzlük, aşırı rekabet ve saldırganlık gibi negatif davranışları da beraberinde getirebilir.

Holigan:

Holiganlık, genellikle spor etkinliklerindeki taraftarların arasında ortaya çıkan şiddet, saldırganlık ve yasa dışı davranışları ifade eder. Holiganlar, genellikle rakip takım taraftarlarıyla çatışmalara girebilir, saha içinde veya dışında yasa dışı eylemlerde bulunabilirler. Bu tür davranışlar hem diğer taraftarlar hem de genel güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturabilir.

Taraftar fanatizmi, genelde tutkulu bir şekilde takımını desteklemekle ilgilidir, ancak bu sevgi ve bağlılık normal sınırların ötesine geçtiğinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Holiganlık ise genellikle şiddet içeren eylemleri içerir ve spor etkinliklerinin amacı olan eğlence, rekabet ve sosyal birlikteliği bozar. Çoğu spor organizasyonu, bu tür davranışları önlemek ve kontrol altında tutmak için çeşitli güvenlik önlemleri alır ve yasa dışı davranışları caydırmaya çalışır.

Çokkültürlü (Multicultural): Farklı kültürleri, etnik grupları ve toplulukları bir arada barındırmaya yönelik olanları ifade eder.

Toleranslı (Tolerant): Farklı görüşlere ve kültürlere hoşgörüyle yaklaşan kişileri tanımlar. “Çokkültürlülük” veya “multikültüralizm,” farklı etnik grupların, kültürlerin, dillerin ve geleneklerin bir arada varlığını sürdürdüğü bir toplum modelini ifade eder. Bu yaklaşım, çeşitli kültürel unsurların toplum içinde hoşgörü ve iş birliği içinde bir arada var olmasını savunur. Çokkültürlülük, toplumun heterojen yapısını kucaklamak, farklılıkları kutlamak ve çeşitli grupların birbirleriyle etkileşimde bulunmalarına olanak tanımak üzerine odaklanır.

  • Popülizm/Popülist:

Çokkültürlülük, bir toplumun dinamik yapısını anlamaya ve zenginleştirmeye çalışan bir perspektif sunar. Ancak, bu model bazı eleştirilere de maruz kalabilir, örneğin, farklı kültürlerin bir arada yaşamasının getirdiği bazı zorluklar veya kimlik bütünlüğü konularındaki endişeler gibi. Bu durumu tanımlamak için kullanılabilecek terimlerden biri “popülist” olabilir. Popülizm, genellikle toplumun çoğunluğunun duygusal veya ideolojik taleplerine hitap eden, basitleştirilmiş ve genellikle karşıtları zayıflatan bir siyasi ve sosyal yaklaşımı ifade eder. Popülist liderler ve hareketler, toplumun yaygın görüşlerine hitap ederek, halkın günlük sorunlarına çözüm sunma iddiasında bulunurlar.

Eğer bir kişi veya grup, milliyetçi veya ırkçı söylemleri sorgulamadan kabul ediyor ve kullanıyorsa, bu durumu popülizm bağlamında değerlendirmek mümkündür. Bu kişiler genellikle toplumun çoğunluğunun görüşlerini yansıtmaya çalışarak siyasi veya sosyal avantaj elde etmeyi hedeflerler. Ancak, bu terim karmaşık bir konsepttir ve farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir.

Unutulmamalıdır ki, popülizm genellikle basitleştirilmiş çözümler ve düşman belirleme üzerine kurulu olduğundan, eleştirel düşünce ve derinlemesine analiz yerine duygusal etkileşimi hedef alabilir. Popülizm, çeşitli siyasi, kültürel ve toplumsal bağlamlarda ortaya çıkabilir ve genellikle toplumun belirli endişelerine ve duygusal tepkilerine dayanır.

Bireylerin siyasi görüşleri, değerleri ve davranışları bir dizi faktör tarafından etkilenebilir. Bu tür durumlar genellikle bireyin içsel çatışmalarını veya çelişkili tutumlarını yansıtır.

İşte bu tür bir durumu değerlendirmek için dikkate alınabilecek bazı faktörler:

İçsel Tutarlılık: Bireyin sözleri ve eylemleri arasındaki tutarlılık. Eğer birisi çokkültürlü ve toleranslı bir söylemi benimsiyorsa, ancak çıkarları söz konusu olduğunda bunu terk ediyorsa, bu durum içsel tutarsızlık yaratabilir.

Motivasyonlarını Anlama: Bireyin bu tür bir çelişkiyi neden yaşadığını anlamaya çalışmak önemlidir. Çıkarları mı, sosyal baskılar mı, yoksa gerçekten içsel bir dönüşüm mü bu tutumu belirliyor?

Dürüstlük ve İtiraf: Eğer birey bu çelişkiyi fark ediyorsa ve açıkça itiraf ediyorsa, bu dürüstlük ve özeleştiri anlamına gelebilir. Ancak, bu itirafı sadece başkalarını manipüle etmek amacıyla yapıyorsa, durum daha karmaşık hale gelir.

Toplumsal Bağlam: Bireyin yaşadığı toplumsal, ekonomik ve kültürel bağlamı anlamak önemlidir. Bu bağlam, bireyin davranışlarını etkileyen önemli bir faktördür.

Sonuç olarak, bir bireyin sırf tuttuğu takımı savunmak için siyasi görüşlerinden feragat etmesi veya çelişkili bir tavır sergilemesi, bu kişinin motivasyonlarına, içsel tutarlılığına ve yaşadığı toplumsal bağlama bağlı olarak farklı şekillerde değerlendirilebilir. Bu tür durumlar genellikle kişisel değer yargılarına ve bakış açılarına bağlı olarak farklı şekillerde yorumlanabilir.

  • Sporcuların tutumlarının kategorileştirilmesi:

Bir Sırp milliyetçiliği sembolü olan Çetnik işaretini yapan bir futbolcu ile aynı takımda oynayan Boşnak futbolcunun dostluklarının bozulmaması birkaç farklı şekilde yorumlanabilir:

Profesyonellik: Futbolcular genellikle takımları için profesyonel bir ortamda çalışırlar. Bu, kişisel görüşlerin ve siyasi inançların bir kenara bırakılması gerektiği anlamına gelebilir. Profesyonel sporcular genellikle oyunlarını etkileyebilecek kişisel anlaşmazlıkları takımları için bir sorun haline getirmemeye özen gösterirler.

Takım Duygusu: Takım içinde birlik ve uyum genellikle başarıya giden yolda önemli bir faktördür. Futbolcular, takım içindeki uyumun ve arkadaşlığın, saha içinde daha iyi performans göstermelerine katkıda bulunabileceğini bilirler. Bu nedenle, kişisel farklılıklara rağmen, takım içindeki ilişkileri sürdürme eğiliminde olabilirler.

Diplomasi ve Diyalog: Belki de bu durumda, futbolcular arasında bir tür diplomasi ve diyalogun olduğunu düşünebiliriz. Farklı siyasi veya etnik geçmişlere sahip olan oyuncular, bu tür konularda konuşarak ve anlayış geliştirerek birbirleriyle uyum içinde çalışmayı tercih edebilirler.

Ancak, bu durumu değerlendirmek için önemli bir unsur, bu futbolcuların Çetnik işaretini yapan oyuncunun niyetlerini ve bu işareti kullanma amacını anlamak olacaktır. Eğer bu işaretin kullanımı provokatif veya ayrıştırıcı bir şekilde algılanıyorsa, dostlukların devam etmesi tartışmalı olabilir. Her durum kendi içinde özeldir ve bu tür durumlar genellikle geniş bir toplumsal ve politik bağlam içinde değerlendirilmelidir.

Eğer bu futbolcunun Çetnik işaretini yapması, sadece mutluluk, zafer ve başarı gibi olumlu bağlamlarda bir jest olarak değerlendiriliyorsa ve ayrıştırıcı veya provokatif bir anlam taşımıyorsa, o zaman bu durumu şu şekilde yorumlamak mümkündür:

Sporcu Kimliği: Futbolcular genellikle saha içinde ve dışında farklı kimliklere sahip olabilirler. Saha içindeki jestlerin amacı, genellikle takım içindeki birlik ve başarıya vurgu yapmaktır. Bu durumda, Çetnik işaretiyle yapılan jestin pozitif bir ifade olarak algılanması mümkündür.

Kişisel İlişkiler: Futbolcular, saha dışında kişisel ilişkiler kurarlar ve bu ilişkilerin performanslarına etkisi olabilir. Eğer futbolcular saha dışında dostane bir ilişki kurmuşlarsa, farklı siyasi veya etnik geçmişlere sahip olmaları, bu dostluğu etkilemeyebilir.

Takım Ahengi: Eğer takım içinde birlik ve uyum varsa, futbolcuların farklı geçmişlere sahip olmaları, bu takım ahengini bozmayabilir. Futbolcular genellikle takımları için en iyi performansı sergilemeye odaklanırlar ve kişisel farklılıkları bir kenara bırakabilirler.

  • Toplumsal ve politik bağlam:

Çetnik işareti, bazı bölgelerde tarihsel ve politik bir bağlam içinde incelendiğinde duygusal tepkilere neden olabilir. Dolayısıyla, bu tür jestlerin genel olarak nasıl algılandığı ve hangi etkileri yarattığı, yaşanılan toplum ve bağlam içinde değerlendirilmelidir.

Boşnak ve Sırp toplumlarının bugün kardeşçe yaşaması ve birbirlerine karşı geçmişe dayalı bir nefret hissetmemesi, olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bu tür bir uyum, genellikle çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar ve toplumlar arasında daha iyi anlayış ve iş birliği olasılıklarını artırır. İşte bu durumun değerlendirilmesinde göz önüne alınabilecek bazı faktörler:

Diplomasi ve İletişim: Sırp ve Boşnak toplumları arasındaki diplomatik ilişkiler ve açık iletişim, geçmişteki sorunları anlamada ve çözmede önemli bir rol oynayabilir.

Toplumsal İnisiyatifler: Toplumsal düzeyde başlatılan çeşitli projeler, etkinlikler ve toplantılar, insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını ve önyargıları azaltmalarını sağlayabilir.

Eğitim ve Bilinçlendirme: Geçmişteki olaylara ve ilişkilere dair sağlıklı bir bilinçlenme, toplumun farklı kesimlerinde tarihle yüzleşmeyi ve geçmişteki hatalardan ders çıkarmayı teşvik edebilir.

Barış Süreçleri: Geçmişteki çatışmalara dair barış süreçleri ve uzlaşma girişimleri, toplumlar arasında güvenin yeniden inşa edilmesine ve birbirine karşı hoşgörü duygularının güçlenmesine katkıda bulunabilir.

Genç Kuşaklar Arasındaki Etkileşim: Genç kuşaklar arasındaki etkileşim ve ilişkiler, geçmişe dair önyargıların azalmasına ve geleceğe dönük daha olumlu bir bakış açısının oluşmasına yardımcı olabilir.

Ancak, bu süreçler her zaman kolay olmaz ve geçmişteki travmatik olaylar, duygusal yaralar ve derin toplumsal bölünmelerle mücadele edilebilir. Bu tür olumlu değişimlerin devam etmesi için sürekli bir çaba ve iş birliği gereklidir.

Bu tür bir etkileme ve yönlendirme çabaları, toplumsal ilişkilerde gerilim yaratabilir ve olumsuz etkiler doğurabilir. Bu durumu değerlendirmek için aşağıdaki noktalara dikkat etmek önemlidir:

Manipülasyon ve Propaganda: Eğer sünni milliyetçi Türkler, Boşnakları ve Sırpları karşıtlık içinde göstermek için manipülatif ve propagandist yöntemlere başvuruyorlarsa, bu tür bir yaklaşım genellikle toplumlar arasında kutuplaşma ve düşmanlık yaratma amacını taşır.

Sosyal Sorumluluk: Toplumlardaki liderler ve etkili kişiler, toplumsal bir sorumluluk taşımakla yükümlüdürler. Eğer bir grup, toplumları ayrıştırmaya çalışıyorsa, bu durumu eleştirmek ve birlik, hoşgörü ve dostluk vurgusu yapmak önemlidir.

Eğitim ve Farkındalık: Toplumun genel olarak eğitilmesi ve farkındalık düzeyinin artırılması, manipülatif mesajlara karşı direnç oluşturabilir. Bu, toplumun tarihine ve kültürüne dair daha geniş bir anlayış geliştirmeye yardımcı olabilir.

Çeşitlilik ve Hoşgörü İlkeleri: Farklı etnik ve dini gruplar arasında hoşgörü, çeşitliliği kutlama ve kardeşlik vurgusu, toplumun birlikte yaşama iradesini güçlendirebilir.

Diplomasi ve Diyalog: Sürekli olarak gerilim yaratma çabalarına karşı, diplomatik çözümler ve diyalog önemlidir. Bu, taraflar arasında anlayışı artırabilir ve olası anlaşmazlıkları çözebilir.

Yine, bu tür durumları değerlendirirken her zaman çoklu bir bakış açısına sahip olmak önemlidir. Ayrıca, toplumların içindeki çeşitli görüşleri ve duyguları anlamak, her bir tarafın motivasyonlarını dikkate almak ve çözüm arayışlarını desteklemek önemlidir.

  • Hedeflenen nedir, bu kaotik ortam nasıl oluştu?

Ezeli rakiplerin taraftarlarının ortaya koyduğu tartışma, kaos senaryosu toplumlar arasındaki ilişkileri etkileme ve manipüle etme çabalarını gösteriyor ve birkaç önemli noktayı değerlendirmek önemlidir:

Manipülasyonun Amacı: Bu durumda, ezeli rakip taraftarlarının Boşnak ve Sırp futbolcular arasında dostluğu ve dayanışmayı bozmaya çalışmaları, genellikle sporun ötesine geçen, toplumsal ve siyasi bir manipülasyonu işaret edebilir. Bu, insanların birbirleriyle olan olumlu ilişkilerini hedef alarak, ayrışma ve düşmanlık yaratma amacını taşıyabilir.

Toplumsal Gerilimlerin Sömürülmesi: Eğer ezeli rakip taraftarları, Boşnak ve Sırp ilişkilerini, geçmişteki toplumsal gerilimleri ve siyasi ayrılıkları sömürerek manipüle etmeye çalışıyorsa, bu durum oldukça problematik olabilir. Bu tür bir manipülasyon, toplumsal barışı tehdit edebilir.

Futbolun Birleştirici ve Kutuplaştırıcı Gücü: Futbol, genellikle toplumları birleştiren bir etkinlik olarak görülür. Bu tür bir dostluk ve aile bağının, futbolun birleştirici gücünü temsil etmesi, manipülasyon çabalarına karşı direnç oluşturabilir. Fakat günümüzde kutuplaşmanın en güçlü araçlarından biri olarak da futbol taraftarlığı kullanılmaktadır.

Toplumsal Bilinç ve Direnç: Toplumun genel bilinç düzeyi ve bu tür manipülasyonlara karşı direnci önemlidir. Bilinçli ve bilgili bir toplum, manipülasyon çabalarına karşı daha dirençli olabilir. Ne yazık ki Türk toplumu, özellikle Bosna Hersek konusunda bilimsel, tarihsel verilerden uzak gelenekçi, hipodermik şırınga ile verilmiş resmi söylemleri ezbere kullanan, yankı odalarında hapsolmuş görüş kapasitesiyle hareket etmektedir.

Taraftar Gruplarının Rolü: Taraftar gruplarının bu tür manipülasyonlarda aktif bir rol oynayabileceği unutulmamalıdır. Bu grupların liderlik yapısı ve etkileme kapasitesi, toplumsal dinamikleri büyük ölçüde etkileyebilir.

Bu senaryo, toplumlar arası ilişkilerin karmaşıklığını ve sporun toplumsal dinamiklere olan etkilerini gösteriyor. Bu tür durumlarla başa çıkabilmek için toplumsal farkındalığın artırılması, olumlu iletişim ve futbolun birleştirici gücünün vurgulanması önemlidir.

Tabii ki, makalede Dusan Tadic’in yaptığı hareket birçok senaryoya dayanarak yazılmış olup, amacı toplumsal birlikteliği, dostluğu, rekabeti, fanatizmi, holiganlığı, nefreti ve takım içi uyumu vurgulamaktadır. Makalemin başlığını Galatasaray taraftarlarının tutumunu “Popülist Milliyetçilik” olarak, Fenerbahçe taraftarlarının tutumunu ise “Kombineli Multikültüralizm” olarak değerlendirdiğim için seçtim. Kombine tanımını kullanma sebebim ise taraftarların kulüplerine aidiyetini ispatlamasında en önemli görülen yolun peşinen ödemeyle alınan sezonluk bilet yani kombine kart olmasıdır.

SONUÇ:

Futbol, ilk yüzyılı boyunca toplumları bir araya getiren, farklılıkları kutlayan ve birlikte çalışma kültürünü teşvik eden güçlü bir araç olmuştu. 1980’lerde holiganizmin, ırkçılığın, siyasi hareketlerin tribünlerde etkili olmaya başlamasıyla vahşileşmiştir. Bazen ezeli rekabetin çeyrek yüzyıldan daha uzun bir süre önce yaşanmış acı olayları tekrar yüzeye çıkarttığı görülmektedir. Bu durum, sporun birleştirici gücünü zayıflatmak ve takımlar arasında gerilim yaratmak amacını taşıyan bazı taraftar grupları tarafından organize edilen saldırılarla ortaya çıkabilir.

Boşnak ve Sırp futbolcuların aynı takımda başarı için bir araya geldikleri bir ortamda, takım içi huzur ve birlik, sadece saha içinde değil, aynı zamanda toplumlar arasında da olumlu bir etki yaratabilir. Ancak, bu birliktelik bazen sık sık önyargı ve nefretle beslenen taraftar gruplarının saldırılarına maruz kalabilir.

Boşnak ve Sırp toplumu arasındaki tarihsel gerilimleri bilen bir taraftar olarak, bu gerilimlere karşı çıkma ve takımın birlik ve beraberliğini koruma sorumluluğunu taşımak oldukça önemlidir. Sadece bir grup taraftarın hedefi olan Boşnak ve Sırp futbolcular arasındaki dostluğu savunmak, sporun ötesinde toplumsal bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahiptir.

Bu çaba, milliyetçi söylemleri bir kenara bırakma ve futbolun birleştirici gücüne odaklanma anlamına gelir. Taraftarlar arasında yaratılan yapay bir düşmanlığın, takımın hedeflerine ve başarısına zarar verebileceği bir gerçektir. Boşnak ve Sırp futbolcuların bir arada oynaması, sadece sportif başarılar için değil, aynı zamanda toplumsal bir mesajın taşıyıcısı olarak da önem taşımaktadır.

Bu noktada, taraftarların saha içinde ve dışında olumlu bir etki yaratmaları ve birbirlerini anlamaları önemlidir. Taraftarlar, tarihsel ve kültürel farklılıkları bir kenara bırakarak, ortak bir tutkuya odaklanabilirler: futbol sevgisine ve takımlarının başarısına duydukları aşka.

Taraftarlar arasındaki dostluğu savunmak ve takımın birliğini korumak, sadece sporun kazanılması için değil, aynı zamanda toplumların bir araya gelmesi ve anlaşması için de kritik bir adımdır. Milliyetçi ve ırkçı söylemleri bir kenara bırakarak, Boşnak ve Sırp futbolcuların birbirlerine destek olmaları ve birlikte başarı elde etmeleri, takımın sadece saha içinde değil, aynı zamanda toplumlar arasında da bir örnek olması anlamına gelir.

Bu çaba, sadece futbol takımının değil, aynı zamanda toplumunun bir parçası olarak herkesin ortak bir amaca yönelmesini sağlar. Sporun birleştirici gücü, taraftarlar arasındaki dostluğun güçlenmesine ve toplumların ortak değerlere odaklanmasına olanak tanır. Futbolun bu güçlü aracını kullanarak, taraftarlar ve futbolcular birlikte, toplumsal bir değişim ve bir arada yaşama kültürünü güçlendirebilirler.

Kaynakça

7, H. (2023, 10 12). Haber7. haber7.com: https://video.haber7.com/video-galeri/249181-fenerbahceli-tadicten-buyuk-ayip-cetnik-selami-verdi adresinden alındı

Akit. (2023, Eylül 13). Yeni Akit. https://www.yeniakit.com.tr/haber/dusan-tadicten-cetnik-selami-aciklamasi-spekulasyonlara-cevap-bomba-iddia-1787043.html adresinden alındı

Alexa, A. (2023, Eylül 13). Alexa. Alexa: www.alexa.com adresinden alındı

AVİM, C. f. (2024, Ocak). símbolos fascistas, esvástica, saludo chetnik. International Crimes and History Journal.

Aydınkaya, F. (2008). Yeni Faşizmin Kökenleri: Ebedi Dönüş. İstanbul: Belge .

Banac, İ. (1988). Nacionalno pitanje u Jugoslaviji: Porijeklo, povijest, politika. Globus.

Bora, T. (2018). Milliyetçiliğin Provakasyonu. T. Bora içinde, Yeni Dünya Düzeninin Av Sahası Bosna Hersek (s. 283). İstanbul: İletişim.

Bougarel, X. (2016). The New Bosnian Mosaic: Identities, Memories and Moral Claims in a Post-War Society. Kindle Edition: Routledge.

Çoşkun, A. (2020). Spor Hukuku ve Uluslararası Spor Yargısı. Kadir Has Üniversitesi Spor Hukuku ve Yönetimi Programı. İstanbul.

Digital, S. G. (2023, Eylül 11). Spor Gecesi Digital YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=F-lQaQB2RP8&ab_channel=SporGecesiDigital adresinden alındı

Dijk. (2005). Racism and Discourse in Spain and Latin America,. Amsterdam: John Benjamins Publishing Co.

Dijk, T. A., & Lull. (1992). Elite Discorse and the Reproduction of Racism. Newbury Park: Sage.

DURDUBAŞ, D., & KORUÇ, Z. (2017, Mart). Sport Migration in the Context of. Spor Bilimleri Dergisi, s. 28.

Eagle5. (2023, Eylül). Eagle 5 YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=mbwakA6mv5E&ab_channel=EAGLE5 adresinden alındı

Ercanlar, A. (2023, Eylül). 343 Digital. 343 Digital : https://www.tiktok.com/@343digital/video/7277918094486473989 adresinden alındı

Euronews. (2023). Euronews TR. https://tr.euronews.com/2021/07/10/srebrenitsa-soykirimi-surece-nasil-gelindi-neler-yasandi adresinden alındı

Garčević, V. (2023, Temmuz 14). Georgetown University Berkley Center. The Serbian Orthodox Church and Extreme-Right Groups: A Marriage of Convenience or Organic Partnership?: https://berkleycenter.georgetown.edu/posts/the-serbian-orthodox-church-and-extreme-right-groups-a-marriage-of-convenience-or-organic-partnership adresinden alındı

Garde, P. (2000). Vie et mort de la Yougoslavie. Fayard.

Gurusu, Y. (2017). https://twitter.com/tojetoturska. x.com. adresinden alındı

Gürsoy, G. (2012, Temmuz 11). Pomoć gurnuta pod zeleni tepih. Oslobođenje, s. 8.

Hayden, R. M. (tarih yok). Yugoslavya: Etnik Temizlik mi? Hayden içinde, Yugoslavya: Kendi Kaderini Tayin Hakkı mı Etnik Temizlik mi? (s. 45-50). Türkiye: NPQ.

Jelavic, B. (2009). History of the Balkans: Volume I. Cambridge: Cambridge University Press.

Kanal7. (2023, Temmuz 29). Haber7.com. Haber7: https://m.haber7.com/fenerbahce/haber/3342356-orkunun-sahada-oruc-acmasiyla-alay-ettigi-iddia-edilmisti-tadic-konuya-aciklik-getirdi adresinden alındı

Keneş, H. Ç. (2013). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi. YENİ IRKÇI SÖYLEMİN MUĞLÂK KARAKTERİ VE MEDYANIN İŞLEVİ. Ankara, Türkiye.

Krulic, J. (1993). Histoire de la Yougoslavie: De 1945 à nos jours. Paris: Editions Complexe.

Leca, J. (1996). Uluslar ve Milliyetçilikler. İstanbul: Metis.

Magas, B. (1999). Once More on Yugoslavia. Liberal Idealism in Practice (s. 161-167). içinde Capital & Class.

Pesic, V. (1996, Nisan). Serbian Nationalism and the Origins of the Yugoslav Crisis. Četnici. New York, ABD: United States Institute of Peace.

Sabovic, E. (2005, Haziran). Drina Köprüsü’nden Galata’ya. Dayanışma (Bosna, Kosova, Sancak Dayanışma Grubu Bülteni), s. 15-17.

Sabovic, F. (2023, Temmuz 9). YUGOSLAVYA’NIN ATOM BOMBASI: ÇETNİK SELAMI. Medium.com: https://medium.com/@fatihsabovic/yugoslavyanin-atom-bombasi-%C3%A7etni%CC%87k-selami-bd7cd096025a adresinden alındı

Transfermarkt. (2023/24). “Dusan Tadic – Oyuncu profili 23/24”. Transfermarkt. Transfermarkt.de: https://www.transfermarkt.com.tr/dusan-tadic/profil/spieler/36139 adresinden alındı

Türktekin, C. (2022, 12 16). x.com/JasonMcAteer7. x.com. adresinden alındı

Yanıkkaya, B. (2009). Gündelik Hayatın Suretinde: Öteki Korkusu Görsel Şiddet ve Medya. İstanbul: Su Yayınları.