En Uzun Koşuysa Elbet Türkiye’de de Devrim

Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Taylan Özgür ve yüzlercesi… Devrim koşusunda bayrağı taşıdılar. Can verdiler ama vazgeçmediler. Elbette çok uzun bir koşuydu devrim. Elbette bayrak yarışı gibi koşulacaktı. Gün gelecek bayrak el değiştirecek gün gelecek o bayrak Çiftehavuzlarda camda nazlı nazlı sallanacaktı. Teslim olmayanların geleneğinden geliyoruz. Biz hiç teslim olmadık ki! Pir Sultan, teslim olmadı ki Hızır paşaya!.. Mahir, teslim olmadı ki!.. Bedrettin bir kez bile el pençe divan durmadı ki!.. Seyit Rıza darağacında kendi çekti ya ipini!.. Çiftehavuzlar’da, Bağcılar’da nazlı nazlı dalgalanan bayrağımız, Sabolarımız, Sinanlarımız, Niyazilerimiz hiç teslim olmadı ki! Yazmaz tarih kitapları başeğdiğimizi zulmün önünde. Ölüme; yarine hasret bir sevdalı gibi sarılıp öylece ölürüz de başeğmeyiz yine de zulmün önünde…

Bu devir bitmedi. Bu gelenek sürüyor. Ancak bugün gelinen nokta hiç şüphe yok ki mücadelenin sessizce gerilediği ve kitlenin çoşkusunun sadece 1Mayıs ve Yorum konserlerinde tavan yaptığı gerçeği karşımızda. Hal böyle olunca Mahirlerin, Denizlerin, İboların yol arkadaşlarından bugüne sağ sağlim ulaşanlarından bazıları mücadelelerini legal platformlarda sürdürüyorlar. İçlerinde yanan ateşi bilemeyiz. İçlerindeki özlemi tam göremeyiz. Ancak onlar kendilerine yeni bir yol çizmişler ve orada yürümeye devam ediyorlar. Ertuğrul Kürkçü onlardan birisi. Bağımsız aday olarak seçimlere katıldı ve Mersin’den milletvekili oldu. Ne olursa olsun saygı duyulacak bir geçmişi ve halen sürdürmekte olduğu onurlu bir duruşu var. Bugün bir fotoğraf çıktı karşımıza. Çocuklar neşe içinde koşuyorlar ve onlarla birlikte sakallı orta yaşlı bir adam koşuyor neşe içinde. Bir koşu dedik devrim için. Kimisi ölüme; yarine hasret bir sevdalı gibi sarılıp öylece ölür de baş eğmez yine de zulmün önünde… Kimisi ise egemenlerin meclisine girebilecek kadar farklı bir politika takip eder ama sürdürür o koşuyu. Kimi zaman yenildik, kimi zaman yendik. Marşlarımızda söyledik “çok yendik, çok yenildik”… İşte Ertuğrul Kürkçü’nün bu koşusunu galibiyet hanemize yazmak için artık her şey onun ellerinde. Kürkçü, neşe içinde yaptığı o koşudaki gülen çocukların Mahir, Deniz, İbo, Ulaş oldukları gerçeğini unutmazsa ve ona göre koşusuna devam ederse işte o zaman devrim koşumuzda bir yüz metreyi daha önde bitirmişiz demektir.

Ertuğrul Kürkçü
Ertuğrul Kürkçü